Yıllarca dahilerle çalıştı: Yale Üniversitesi profesörüne göre yüksek zeka belirtisi 4 garip alışkanlık

Dehanın Doğası: Yale Üniversitesi’nden Çarpıcı Tespitler

Yale Üniversitesi’nde “Dehanın Doğasını Keşfetmek” adlı dersin profesörü Craig Wright, aynı zamanda “Dehanın Gizli Alışkanlıkları” adlı kitabın yazarı toplumun garip olarak nitelendirdiği 4 alışkanlığın dahilerin ortak alışkanlıkları olduğunu açıklıyor.

Takıntılık

Craig Wright, dahiliğin anlık bir yetenek olmadığını, uzun süren bir zihinsel hazırlık sürecinin sonucu olduğunu belirtiyor. Ona göre, “Eureka anı” dediğimiz o an, aslında uzun bir kuluçka döneminin zirvesidir. En zeki bireyler bile tutkulu ve sabırlı bir çalışmayla başarıya ulaşır. BBC’ye verdiği röportajda ise tutkunun, sıkı çalışma ile gelişen ve bir şeyi sevmekten takıntıya dönüşen güçlü bir itici güç olduğunu vurguluyor. Dahileri ileriye taşıyan en önemli faktörün, bu tür bir saplantı ile motive olmaları olduğunu belirtiyor.

Wright, farklı alanlarda deneyim kazanmanın, yaratıcılığı artırdığı ve hedeflere ulaşmada daha etkili bir yol sunduğunu söylüyor. Farklı tutkulara sahip olmanın, bireylere başarıya giden yolda yardımcı olabileceğini savunuyor.

Tırnak Yeme Alışkanlığı

Psikoloji Today’e göre, tırnak yeme alışkanlığı patolojik bir ağız alışkanlığıdır ve bireylerin streslerini hafifletmek için kullandığı bir yöntemdir. Araştırmalar, bu alışkanlığa sahip kişilerin mükemmeliyetçi eğilimler gösterebileceğini ortaya koyuyor.

UNIR Psikoloji Fakültesi’nden bilişsel gelişim profesörü Sylvia Sastre-Riba, mükemmeliyetçiliğin yüksek zekalı bireylerde mükemmelliğe ulaşmada önemli bir faktör olduğunu ifade ediyor. Tırnak yeme alışkanlığının yaratıcılığı artırabileceğini ve dikkat edilmesi gereken bir konu olduğunu belirtiyor.

Yalnız Çalışma Tercihi

Araştırmalar, üstün yeteneklere sahip bireylerin çevresel uyaranlara karşı daha duyarlı olduğunu gösteriyor. İsveç’teki Karolinska Enstitüsü’nde yapılan bir çalışma, yüksek duyusal hassasiyet ile yüksek zeka arasında bir bağlantı olduğunu ortaya koyuyor.

Daha zeki bireylerin yüksek sesler, parlak ışıklar ve kalabalık ortamlardan rahatsızlık duymalarının sebebinin, duyusal bilgileri daha derinlemesine işlemeleri olduğu belirtiliyor. Bu durum, neden genellikle yalnız ve sessiz alanlarda çalışmayı tercih ettiklerini açıklıyor.

Kendi Kendine Konuşma Alışkanlığı

Araştırmalar, kendi kendine konuşmanın düşünme, hafıza ve algılama becerilerini güçlendirebileceğini gösteriyor. Wisconsin ve Pensilvanya Üniversiteleri tarafından yapılan bir çalışmada, nesnelerin isimlerini yüksek sesle söylemenin, nesneleri hatırlama ve geri çağırma yeteneklerini artırdığı tespit edildi.

Élice Psicología uzmanları, kendi kendine konuşmanın bireylerin daha akıllı ve organize tepkiler geliştirmesine yardımcı olduğunu, motivasyonu artırdığını ve düşünme süreçlerini iyileştirdiğini belirtiyor.

Related Posts

Vacheron Constantin yeni modeliyle saat severleri mest etti

Dünyaca ünlü saat markası Vacheron Constantin, Les Cabinotiers koleksiyonuna özel ürettiği yeni modelini tanıttı. “Temporis Duo Grand Complication Openface” adını taşıyan bu eşsiz saat, dakika tekrarlayıcı, çift saniye kronograf ve tourbillon …

Spotify’ın Haftalık Keşif bölümüne yeni özelleştirme seçeneği

Spotify’ın kullanıcılarına sunduğu Haftalık Keşif bölümüne artık farklı müzik türleri için buton eklendi.

Evreni anlayış biçimimizi değiştirecek teleskoptan ilk görüntüler

Vera Rubin Teleskobu’nun Dünya’ya çarpma mesafesindeki gök taşlarını tespit etmesi ve Samanyolu Galaksisi’ni de haritalaması bekleniyor.

BTK yerli çip raporu

Teknolojinin hızla gelişmesi ve küresel çip ihtiyacının artmasıyla birlikte, Türkiye de bu stratejik alanda uzun vadeli adımlar atmaya hazırlanıyor. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), bu doğrultuda “Çip Endüstrisi ve Haberleşme …

USB katili olarak duyurulan FireWire için yolun sonu gözüktü

1999 yılında piyasaya sürülen ve USB’den daha hızlıydı olduğu için ‘USB katili’ olarak lanse edilen FireWire için yolun sonu gözüktü.

Dünya üzerindeki her canlı aynı basit kuralı izler! İşte çığır açan araştırmadaki o kural…

Gezegenimizi saran 300 bini aşkın canlının dağılımını mercek altına alan bu çığır açan araştırma, yaşamın kaotik değil aksine öngörülebilir bir düzen izlediğini ortaya koyuyor: Türler, her biyobölgede küçük “çekirdek alanlar”da yoğunlaşıyor ve bu merkezlerden uzaklaştıkça sayıları hızla azalıyor.