Blockchain’in yapısı gereği, dolandırıcılık yoluyla çalınan varlıkların izini sürmek ve geri almak çoğu zaman neredeyse imkansız. Ancak son haftalarda yapılan iki önemli duyuru, 300 milyon dolardan fazla yasa dışı kripto varlığının kolluk kuvvetleri tarafından başarıyla dondurulduğunu ortaya koydu.
Binance, TRON, Tether ve TRM Labs gibi kripto dünyasının önde gelen şirketleri tarafından kurulan T3 FCU girişimi, ilk yılında 250 milyon dolardan fazla yasa dışı varlığı dondurduğunu açıkladı. Bu operasyon, “domuz kasaplığı” (pig butchering) ve romantizm dolandırıcılıklarıyla çalınan yaklaşık 6 milyon doların da bloke edilmesine yardımcı oldu.
Tether CEO’su Paolo Ardoino, bu gelişmeyi şu sözlerle değerlendirdi: “Bir yıldan kısa bir sürede 250 milyon doları aşkın yasa dışı varlığın dondurulması, sektörün ortak bir hedef etrafında birleştiğinde neler başarabileceğinin güçlü bir kanıtıdır.”
Chainalysis’ten Kanada odaklı operasyonlar
Aynı dönemde, Chainalysis de Kuzey Amerika’daki yetkililerle yürütülen iki ayrı operasyona dair sonuçları paylaştı: Ontario Eyalet Polisi liderliğinde yürütülen Atlas Projesi ve BC Menkul Kıymetler Komisyonu öncülüğündeki Çığ Operasyonu.
Bu girişimler, toplamda 74 milyon dolardan fazla yasa dışı işlemi ortaya çıkardı ve on milyonlarca dolarlık fonun dondurulmasını sağladı. Böylece, dondurulan varlıkların toplamı 300 milyon doları geçti.
Chainalysis, Atlas Projesi kapsamında yalnızca Kanada değil; ABD, Avustralya, Almanya ve Birleşik Krallık da dahil olmak üzere 14 ülkede 2.000’den fazla kripto cüzdan adresinin dolandırıcılık faaliyetleriyle bağlantılı olduğunu belirledi. Bu durum, kripto dolandırıcılığının küresel boyutunu ve mücadelede uluslararası iş birliğinin ne kadar kritik olduğunu gözler önüne seriyor.
Dondurma başarı, ama kurtarma başka
Her iki rapor da özellikle bir noktaya değinmiyor: Varlıkların dondurulması ile mağdurlara iade edilmesi aynı şey değil. Bir varlık dondurulduğunda, dolandırıcıların fonları başka yere aktarması veya nakde çevirmesi engelleniyor. Ancak bu durum, mağdurların otomatik olarak paralarını geri aldığı anlamına gelmiyor.
Gerçek bir geri alma süreci; mülkiyetin kanıtlanması, yasal prosedürlerin tamamlanması ve farklı ülkeler arasında iş birliği yapılmasını gerektiriyor. Yani mağdurların paralarına kavuşması, uzun ve karmaşık bir yolculuğun sonunda mümkün olabiliyor.