İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, hükümetin, İsrail- Filistin çatışmasındaki politikasına ilişkin “Dışişleri Bakanlığının bugüne kadar sergilemiş olduğu sağduyulu ve dengeli duruşunu doğru buluyor, en azından şu ana kadar eski hatalardan ders çıkartılmış olmasından memnuniyet duyuyoruz. Konuyu, uluslararası hukuk çerçevesinde değerlendiren ve bölgede barışın tesis edilmesini önceleyen mevcut yaklaşımı destekliyoruz.” dedi.
Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmasında, iktidarın siyaseti palyatif bir alana sıkıştırdığını, günü kurtarmaya yönelik geçiştirici tedbirler üzerinden ülkeyi yönettiğini iddia etti.
Hükümetin “kısa süreliğine etki gösteren ağrı kesicilerle milleti oyaladığını” savunan Akşener, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundaki açıklamalarını anımsattı.
Erkan’ın, enflasyonun 2024 yılının mayıs ayına kadar artarak süreceğini; enflasyondaki kalıcı iyileşmenin ise 2025 yılında ancak hissedileceği yönünde açıklamalar yaptığını aktaran Akşener, “Hayat pahalılığı ile mücadele sadece Merkez Bankasının faiz politikalarına bırakılamaz. Eğer enflasyonla samimi bir mücadele yapacaksanız işe tarımdan başlayacaksınız. Ayrıca sanayi politikasındaki ithalat bağımlılığını azaltacaksınız ki kur her zıpladığında enflasyon da artmasın. Ticaret politikasında üretim zincirinin tekelleşmesinin önüne geçeceksiniz. Maliye politikasında ise önce kendinizden, lüksünüzden tasarruf edeceksiniz. Çünkü saray hayatınızı, lüks ve ihtişam merakınızı sürdürmek için arttırdığınız vergiler, hem enflasyonu tırmandırıyor hem de dar ve orta gelirli vatandaşlarımızı her gün daha da fakirleştiriyor. Bunları istikrarla yaparsanız enflasyonla mücadelede başarı sağlarsınız.” diye konuştu.
Emekli maaşlarına da değinen Akşener, yaklaşık 15 milyon kişinin emekli aylığı aldığını, bunlardan 10 milyon emeklinin ise en düşük aylık maaşı olan, 7 bin 500 lira aldığını söyledi.
Akşener, 2002 yılının ocak ayında en düşük emekli aylığının 216 lira, buna karşın asgari ücretin ise 163 lira 50 kuruş olduğunu anımsatarak, “Yani 2002 yılında en düşük emekli aylığı net asgari ücretin 1,3 katıymış. Eğer bu oran bugün geçerli olsaydı en düşük emekli maaşının 14 bin 800 lira olması gerekirdi.” ifadesini kullandı.
İsrail- Filistin çatışması
İsrail- Filistin çatışmasına değinen Akşener, insanlık adına utanç verici günlerden geçildiğini, radikal siyaset ve terörün, birbirini besleyen bir sarmal olduğuna bir kez daha acı bir şekilde şahit olduklarını dile getirdi.
Akşener, yıllardır İsrail‘in sürdürdüğü orantısız güç kullanımı ve “güçlüyüm, öyleyse haklıyım” yaklaşımının, Filistin‘i günden güne daha da daralan bir coğrafyaya sıkıştırdığını, bu sıkışmışlıktan barış ve huzur yerine terörün doğduğunu vurguladı.
Savaşın kötü olduğuna, ancak bunun da bir hukukunun bulunduğuna işaret eden Akşener, şunları kaydetti:
“Eğer masumları öldürüyorsan, kadınların ırzına saldırıyorsan, bu savaş değil terördür. Eğer asker veya sivil ayrımı yapmadan saldırıyorsan, bunun meşru bir yanı olamaz, bu terördür. Yani her şart ve ortamda önce terörün adını koymamız lazım. Eğer bunu yapmazsak başka ülkelerin PKK/YPG terör örgütünün alçak eylemlerine gösterdiği iki yüzlü tavra karşı durma meşruiyetimiz de azalır. Nitekim bu olay vesilesiyle Türkiye’den çıkan seslerin, verilen tepkilerin aynı zamanda iç siyasete yönelik bir turnusol kağıdı olduğunu da söylememiz gerekiyor.
Terörün, herhangi bir hakkı, hukuku yoktur. Yıllarca PKK/YPG terörüyle mücadele etmiş bir ülke olarak biliyoruz ki teröre hiçbir kılıf uydurulamaz. İşte bu yüzden hedefine sivilleri alan, kadın bedeni üzerinden çirkin ve kirli bir propagandaya dönüşen her türlü saldırı, kim tarafından yapılmış olursa olsun bir insanlık suçudur, ahlak suçudur, terör suçudur. Gazze’de yaşananlar terördür. ve Hamas yapmış olduğu bu eylemler ile Filistin halkının haklı mücadelesine kara bir leke sürmüştür. 1967 sınırları çerçevesinde bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulma çabaları sürerken, bölgenin istikrara kavuşması için dünya kamuoyu destek verirken, bu terör eylemi en büyük zararı Filistin halkına vermiştir. Nitekim yıllardır uluslararası hukuku çiğneyen İsrail‘i, bugün dünya kamuoyu nazarında mağdur haline getirmiştir.”
“Dışişleri Bakanlığının duruşunu doğru buluyoruz”
Türkiye’nin her şeyden önce milli menfaatler çerçevesinde hareket etmesi gerektiğini belirten Akşener, “Bu doğrultuda Dışişleri Bakanlığının bugüne kadar sergilemiş olduğu sağduyulu ve dengeli duruşunu doğru buluyor, en azından şu ana kadar eski hatalardan ders çıkartılmış olmasından memnuniyet duyuyoruz. Konuyu, uluslararası hukuk çerçevesinde değerlendiren ve bölgede barışın tesis edilmesini önceleyen mevcut yaklaşımı destekliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Akşener, Türk milletini her konuda tehdit eden kutuplaşma ikliminin, Filistin- İsrail çatışmasında da çirkin yüzünü gösterdiğini, bu süreçte birbirine zıt ama aynı oranda tehlikeli iki anlayışın ortaya çıktığını aktardı.
Meral Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir tarafta Hamas’a ‘din kardeşlerimiz’ diyerek yapılan terör eylemini meşrulaştırmaya çalışan sığ bir zihniyetin temsilcileri var. Diğer tarafta ise ‘Filistin hükümeti Türkiye’ye karşı Ermeni lobisinin, Uygur Türklerine karşı Çin’in, Kıbrıs Türklerine karşı Rum yönetiminin yanında durdu. Öyleyse biz de Filistinlilere karşı İsrail‘in yanında durmalıyız’ diyenler var. Doğrudur, Filistin hükümeti, Türkiye’ye bu kötülükleri yaptı. Ama basiretsiz Filistin hükümetinin Türk düşmanı tavırlarını, bölgede can çekişen Filistin halkına mal edemeyiz. Nasıl ki Hamas’ın uyguladığı terörün karşısında duruyorsak, İsrail‘in bayram günü Kudüs’te Müslümanlara ateş açan terörünün de karşısında duruyoruz. Nasıl ki Hamas’ın sivilleri hedef alan eyleminin karşısında duruyorsak, İsrail‘in de ‘savaş’ diyerek meşru göstermeye çalıştığı, ama Gazzeli sivilleri hedef alan eylemlerinin de karşısında duruyoruz.”
İsrail ve Hamas’a da seslenen Akşener, “Başta İsrail ve Filistin olmak üzere herkesi soğukkanlı olmaya, intikam duygularıyla değil meseleye kalıcı bir çözüm bulmak için sağduyulu davranmaya davet ediyorum. Bu bölgenin artık kan, gözyaşı ve şiddet ile değil barış, refah ve kalkınmayla anılmasını temenni ediyorum.” dedi.
“Mertçe mücadeleden kaçanlar, kalleşçe öldürmenin yollarını arıyor”
“Dağlık Karabağ” kavramının tarihe karıştığına dikkati çeken Akşener, bölgenin barış ve istikrarı için çok önemli bir fırsatın olduğunu ifade etti.
Bu fırsat iyi değerlendirilebilirse Azerbaycan ile Türkiye arasında doğrudan ve kesintisiz ulaşımın sağlanacağını ve böylece Türk dünyasının entegrasyonu için tarihi bir adımın atılmış olacağını vurgulayan Akşener, “Ayrıca, Zengezur Koridoru’nun açılıp Orta Koridor’a bağlanması, Ermenistan da dahil olmak üzere tüm bölge ülkelerinin ekonomisine büyük katkılar sağlayacak.” görüşünü paylaştı.
Akşener, ancak bu fırsatların beraberinde tehditler getirdiğini, gerek Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünün sağlanması ve gerekse de bölgede ortaya çıkan bu potansiyel karşısında yeni bir terör odağının oluşması riskinin bulunduğu uyarısını dile getirdi.
Son günlerde küçük yaşta çocuklara silah eğitimi verilerek Karabağ’da kalıcı istikrarı engellemeye yönelik terör yapılanmasının temellerinin atıldığını kaydeden Akşener, “Karabağ’da, Azerbaycan’a karşı varlık gösteremeyen Ermenistan, ASALA’yı temel alan VOMA adındaki örgüt ile asimetrik bir savaşa hazırlanıyor. Mertçe mücadeleden kaçanlar, kalleşçe öldürmenin yollarını arıyor. Ermenistan hükümetlerinin uzun yıllardır PKK’ya lojistik ve insan kaynağı desteği sağladığını zaten biliyoruz. Türk ve Türkiye düşmanlığı temelinde başlayan bu birlikteliğin, VOMA-PKK ortaklığıyla devam etmesi de pek tabii muhtemeldir.” dedi.
Meral Akşener, Türkiye’nin teröre karşı haklı ve meşru bir mücadele verdiğini, bu nedenle Suriye ve Irak’ta yürütülen tüm askeri operasyonları desteklediklerini, önümüzdeki süreçte Meclis’te görüşülecek Irak ve Suriye tezkerelerini de destekleyeceklerini aktardı.
Suriye’de SİHA’nın düşürülmesi
Türkiye’nin, Suriye’de terörle mücadele operasyonu sırasında bir silahlı İnsansız Hava Aracı’nın (SİHA) kaybedilmesiyle ilgili olayı anımsatan Akşener, ABD tarafından yapılan açıklamaları hatırlattı.
İyi Parti Genel Başkanı Akşener, şu ifadeleri kullandı:
“SİHA’mızın, ABD üssüne fazla yaklaşması sebebiyle düşürüldüğü belirtildi. Saray medyası ise günlerdir SİHA’mızın nerede düşürüldüğünü, ABD üssüne ne kadar yaklaştığını ve ABD’nin bizden ne kadar korktuğunu tartışıyor. Oysa, asıl sorgulamamız gereken SİHA’mızın ABD üssüne ne kadar yaklaşıp yaklaşmadığı değil, terör örgütünün dibinde ABD üslerinin ne aradığıdır. Asıl sorgulanması gereken, SİHA’mızı düşüren ABD uçağının nereden havalandığıdır. Pentagon tarafından yapılan açıklamaya göre, ABD, düşürdüğü SİHA’nın Türkiye’ye ait olduğunu biliyor. Yani Türkiye’ye ait olduğunu bile bile düşürüyor. Halbuki bu uçuş, Türkiye’nin uluslararası haklarından kaynaklanan meşru bir uçuştur. Orada uluslararası hukuka aykırı şekilde bulunan ise Türkiye değil Amerika’dır. Türkiye’nin, saygısızlık karşısındaki tutumunu doğru bulmuyoruz.
İşin daha da ironik olan tarafı ne biliyor musunuz? İddialara göre bu uçak, Türk SİHA’sını düşürmek üzere İncirlik Üssü’nden, yani Türkiye’den havalanıyor. Üstelik resmi kurumlardan bir Allah’ın kulu çıkıp da ‘yok öyle bir şey’ demiyor. Ama bu vahim iddia doğru olsun ya da olmasın, açıkça ilan etmek istiyorum: Eğer, ABD, Türkiye’nin bu coğrafyadaki varlığından rahatsızsa derhal Türk topraklarında bulunan İncirlik Üssü’nü de boşaltmalıdır. Aynı zamanda düşürdüğü SİHA için Türkiye’ye gereken tazminatı misliyle ödemelidir. Ancak ibretle görüyoruz ki maalesef bu rezil hadise de tıpkı askerimizin başına çuval geçirilmesinde olduğu gibi kapatılmaya çalışılıyor.”
Öte yandan, Akşener, konuşmasının başında bazı belediye başkan adaylarını tanıttı.
Sanatçı Hakan Peker de İYİ Parti’nin, Karabük’ün Safranbolu ilçesi Belediye Başkan adayı oldu.